Yasar Kemal Yargiladi

kurd-l at burn.ucsd.edu kurd-l at burn.ucsd.edu
Wed May 24 15:31:03 BST 1995


Reply-To: kurd-l at burn.ucsd.edu
From: kcc at magi.com (Kurdistan Committee of Canada)
Subject: Yasar Kemal Yargiladi

YASAR KEMAL YARGILADI

Yasar Kemal'in yargilayan savunmasini oneminden dolayi aynen
yayinliyoruz.

Sayin Yargiclar,

     Burada sanildigi gibi oyle klasik bir savunma yapacak
degilim. Bir takim yanlislari duzeltmek zorundayim: Sayin
Savcinin bu durusmada dayanagi benim yazim degil, Milliyet ve
Hurriyet gazetelerinin sozum ona Almanca'dan cevirttikleri,
yazimla cok az ilgisi olan ozetleri ya da carpitmalaridir. Der
Spiegel dergisinde cikan yazimla Hurriyet ve Milliyet'te cikan
yazilari guvendigim bir Almanca uzmanina gonderdim, bu ozetler ya
da ceviriler dergideki yaziya benziyor mu, diye. Uzman arkadas,
ben dedi isin icinden cikamadim. Butun cumleler baglamindan
kopmus. Bir koca paragraf yarim cumleye indirilmis, o da
degistirilerek. Bu yazi benim yazim degil dersem hic de yanlis
soylemis olmam. Bu yazi Milliyet ve Hurriyetin yazisi.
     Ben bu yazidan hic bir bicimde yargic karsisina
cikarilamazdim. Beni karsiniza Sayin Savci Hurriyet ve
Milliyet'in yazimi carpitmasi ve gene Hurriyet ve Milliyet'in
gudumlu kalemlerinin bana hucumlari, kiskirtmalari yuzunden
getirdi.
     Kaldi ki, butun cimbizla yazimi ayiklamalarina karsin bu
yazilarda suc ogelerine rastlamak kolay degildir. Oyleyse savci,
yandasi yargic, beni nasil karsiniza gonderebildiler, iste
korkunc olan budur. Bir kere bir yazar bir butundur. Bir makale
de bir butundur. Bir yazidan cimbizla parcalar, cumleler cekerek,
carpitarak bir yazari boylece suclarsak, yeryuzunde, birakalim
yeryuzunu bizim Turkiye'de mahkum edilmeyecek, o da en vicdanli
yargiclarca, yazar olamaz. Bir yazari suclamak icin o yazinin
butunune bakilir. Benim yazima gelince, o yazininin savunmasi
icindedir. Yazimi Hurriyet ve Milliyet gazeteleri gibi beni
savunmasiz birakmak icin cimbizla ayiklayip carpitirsaniz belki,
carpitan zeki bir adamsa, suc bulabilirsiniz.
     Savci burada benden yana mi, yani butun olanaklari elinden
alinmis, ama yasadigi surece elinden alinmis benden yana mi, yani
bir vatandastan yana mi, yoksa ulkede sirtini devlete, hukumete,
eski zinde guclere dayamis, bu yuzden de ulkemizde Ali kiran bas
kesen gudumlu kalemlerden yana mi? Kimden yana oldugu goruluyor.
     Savci eger yargi duzenini ciddiye alsaydi, bu isi boyle
yapmaz, beni boyle dibi basi yok suclamalarla karsiniza
getirmezdi. En azindan Alman dergisindeki yaziyi tarafsiz bir
kisiye cevirtir oyle karsiniza gelirdi. Baska bir sey daha
yapardi, yazinin Turkcesini benden isterdi. Ondan da gectik,
bizde savcinin isinin yanliz suclamak oldugu saniliyor varsin
sanilsin, o da bir sey degil, savcinin benim yazimda suc aradigi
gunlerde "Dusunce Ozgurlugu ve Turkiye" adli kitap cikti. Bu
kitapta 24 yazarin yazisi yer aliyordu. Benim de iki yazim vardi.
Bir tanesi Ingiltere'nin en ciddi, etkili dergilerinden biri olan
Index'te cikti. Biri de Der Spiegel'de. Bir insan, yargiyi
ciddiye alan bir savciysa, su yazinin aslina da bakalim derdi.
Sayin savcilar bu kitabi iki saat icinde, yani cikar cikmaz
toplattilar. 140 sayifalik bir kitabi bir insan, birkac insan iki
saat icinde nasil okur da hemen toplatilabilir, sasilacak isler
oluyor bizim memlekette. Isin guzelligine bakin ki, kitap benim
iki yazimdan dolayi toplatildi. Iki yazinin da savunmasi
icindeydi. Kitaptan dolayi beni sorgulayan savciya dedim ki, bu
iki yaziyi birkac saatte okumak, dusunmek arastirmak, suc ogesi
bulmak icin bir insanin dahi olmasi gerek. Ya da okumus
olmamasi...Savci nicin acele etti, nicin kitabi okuma zahmetinde
bulunmadi? Ben bunda bir kasit var saniyorum. Beni yazinin
Turkcesinden suclayamazdi da onun icin. Savcinin sana ne kasiti
var, diyeceksiniz, onun orasini kimse bilemez. Yalniz savci sunu
bilmiyor, ben elli yildir yazarim. Elli yildir da boyle bir
yazarim. Turkiye hic bir zaman demokratik bir ulke olmadigi icin,
Turkiye hepimiz icin buyuk bir hapishane oldu. Daha kucuk bir
hapishane benim icin farketmez. O kucuk hapishanede de Turkiye
yonetimi basima daha buyuk isler acmazsa. Gazetelerdeki sozum ona
cevirilerden bir kac ornek verecegim. Bir yanlis nereye kadar
vardirilmis. Der Spiegel'deki yazinin basligi Milliyet'te
'Yalanlar Seferi", Hurriyet'te "Yalanlar Kampanyasi". Arada
daglar kadar kadar fark var. Bir yerde "Vietnam benzetmesi" diye
cevirmis gazete. Dogru degil. Ben yazida halk Amerika'yi
Vietnam'dan, Sovyetler'i Afganistan'dan kovdu, dedim. Demek
istedim ki savasla hic bir yere varilmaz.
     Yazidan baska bir bolum: Ben diyorum ki "suyu kurutmak
baligi tutmak", gazeteler diyor ki, "denizi kurutmak".
Diyeceksiniz ki, deniz de su degil mi? Deniz de sudur ama tuzlu
sudur. Bir koca general denizin kurutulamayacagini bilmez mi?
Bilir. Ama koskocaman bir generalin de sozu carpitilir mi? Bir
yanlis daha gosterecegim, daha fazla basinizi agirtmamak icin,
burada da kesecegim:
     "Kuyucu Murat pasalar, butun oteki zalimler, kan iciciler
her seyi yaptilar da, iste bir seyi yapamadilar: O da gerillayi,
saklanan insanlari, eskiyayi, kacaklari, asker kacaklarini,
ormana siginmislari ormanla birlikte yakalim diyerek, ulkelerinin
ormanlarini yakmadilar. Iste Turkiye Cumhuriyeti bu sucu, bu
bagislanmaz insanlik sucunu isledi."
     Simdi unlu gazetelerimizin cevirilerine gelelim: "Eski kan
emicilerin bir eksigi vardi: Gerillayi, kaybolanlari, haydutlari,
asker kacaklarini ve ormanlari yakmamislardi."
     Aradaki farka bakin.
     Yargi bu kitabin Turkcelerini toplamasaydi, herkes, butun
hukukcular, dunyada ve Turkiye'de bilim adamlari, yazarlar bu
yaziyi okuyacaklardi. Ve herkes, bu yazinin neresinde boluculuk
ve irkcilik var, diyecekti. Yargi bu kitabi toplatmakla bana ve
yazar arkadaslara en buyuk haksizligi yapti. Ne yapalim, gozu
donmus bir yonetimde, yargi bile buyuk haksizliklar yapabiliyor.
     Ormani kalmamis bir ulkede, kurak, kirac Dogu Anadolu'da 10
milyon hektar orman yakmak gunah, hem de suclarin en buyugu degil
mi, birkac gerillayi, cobani yakmak icin. Bu devlet buyuk suc
isledi. Butun Anadolu'nun ormanlarinin yanmasina sebep oldu ya...
Daha biz yasarken gorecegiz, daha bizler sagken bile, salt bu
yuzden Anadolu'yu seller, acliklar, yokluklar goturecek. Ben,
1970'lerde orman yuzunden de, sayin Suleyman Demirel'in
cikaracagi bir yasa yuzunden yargi karsisina cikarildim ve
aklandim. Suleyman Demirel o yikim yasasini cikaramadi ama,
ormanlar gene bitti.
     Ormanlarin yakildigi dogru degil mi? Bundan dolayi devleti
suclamaya hakkim yok mu?
     1800 faili mechulu butun dunya duymadi, gazeteler yazmadi
mi? Turkiye dunyanin en buyuk iskenceci devleti olaraktan ilan
edilmedi mi? Halkin ustunde zulum bir agi ruzgari gibi esmedi mi?
Halk zulumun artsin ki, cabuk zeval bulasin diye bagirdikca,
binlerce koy yakilmadi mi? Ruanda gibi bir aclik, yoksulluk
dunyasi yaratilmaya calisilmadi mi? Uc milyon insan yerinden
yurdundan edilmedi mi, bati, guney sehirlerini ac, yoksul,
acikta, soguk, yagmur altinda, cirilciplak insanlar doldurmadi
mi? Biz bu gidisle yuzyilin yuzkarasi olmayacagimizi saniyoruz.
Koca bir ulkenin onuru cignenmedi mi? Ulkemizi boyle insanlik
disi uygulamalarla insanligin yuzune bakamaz hale getirmedik mi?
Baligi tutmak icin suyu kurtmadik mi? Butun bunlar suyu
kurutmanin sonucu degil midir? Butun bunlarla birlikte insan
haklarini cignemedik mi? Yasadigimiz kanli savas, yirmi milyona
yakin bir vatandas kitlesini insan haklarindan yoksun kilmanin
sonucu degil mi? Bu topraklarin kulturune, guzelligine,
getirdigimiz insanlik degerlerine kiymadik mi?
     Bu cagda insanliga karsi yaptiklarimiz bagislanacak seyler
mi? En basta da ulkemize karsi yaptiklarimizi gelecek kusaklar
unutacaklar mi? Bizlerden, cagimizdan utanmayacaklar mi?
     Sozlerimi "Dusunce Ozgurlugu ve Turkiye" kitabinda cikan
yazimin bir parcasiyla bitiriyor, sorulariniz varsa onu
bekliyorum.
     "On yildir suren kanli savas, Turkiye'ye coga mal oldu, daha
da mal olacak. Biliyor musunuz, kusaklarimiz, insanlik ne kadar
yozlasirsa yozlassin, bu on yilda yapilanlari unutmayacaktir. Bu
savasin yuzlerce romani yazilacak, yuzlerce filmi yapilacaktir.
Bu savasin agitlari, turkuleri daha simdiden ortaligi sarmaya
basladi. Insanlik bagislamiyor, ne kadar bagisliyor gozukse de...
Almanya'yi ele alalim, Hitler ve Hitlerciler tarihin en buyuk
suclarini islediler. Insanlik daha o yuzden vicdanini aritamadi,
belini dogrultamadi, hastalandi. Insanlik eski insanlik degil.
Salt ikinci dunya savasindan dolayi insanligin yaraticilik gucu
yara aldi. Almanya, oldurulen milyonlarca, Hitler'e karsi koyan
isci, kitabi yakilan yazarlar, sanatcilar, bilginler olmasaydi
insanligin lanetinden kurtulamazdi. Bugun Alman halki biraz
rahatsa, azicik insanligin yuzune bakabiliyorsa Hitler'e canlari
pahasina karsi koymus iscileri, aydinlari, bilginleri,
sanatcilari yuzundendir.
     "Hitler'e karsi savasan Thomas Mann, Henrick Mann, Stefan
Zweig, Brecht, Erich Maria Remarque ve benzerleri olmasaydi,
bugun Almanlar boyle baslari dik insanlik icinde dolasamazlardi.
Yine de derinlerde, yureklerinin bir kosesinde bir utanc
duygusunu tasimamalarinin olanagi yok."
     Turkiye'deki demokratlar, yazarlar, bilim adamlari bu kanli,
utanc verici, Turkiye'ye yakismayan, ama hic yakismayan bu savasi
bitireceklerdir. Bu kanli, kirli savasi bitirmege mecburuz.
     Benim yazilarim halkimiza birer cagridir. Oncelikle
batidaki, dogudaki cocuklari savasta olmus analari cagiriyorum.
Bu savas en cok sizin yureginizi yakti. Herkesi cagiriyorum,
sayin yargiclar sizleri de bu savasi durdurmak isteyenlere
katilmaga cagiriyorum. Bu ulke hepimizindir ve bu ulke insanlik
tarihinde cok uzun yasamaga layiktir. Hem de onuruyla yasamaga...
Unutmayalim ki, bir ulkenin insanlarinin onuru en azindan topragi
kadar kutsaldir.




More information about the Old-apc-conference.mideast.kurds mailing list