DUe UeNCEYE OeZGUeRLUeK BR F NG
IHD-IST at INFO-IST.comlink.apc.org
IHD-IST at INFO-IST.comlink.apc.org
Mon Dec 15 05:19:00 GMT 1997
Content-type: text/plain; charset=iso-8859-1
Content-Transfer-Encoding: 8bit
40 yìllìk bilanço: 7 bin 850 yasak
Toplumumuz artìk haklì olarak kültürel ve düünsel geliiminin önündeki engellerden kurtulmak
istiyor; istediºi bilgiye rahatça ulaabilmeyi, duygu ve düüncelerini bakalarìyla sorunsuz
paylaabilmeyi özlüyor.
Ülkemizdeki demokratikleme isteklerinin en önemli unsurlarìnì oluturan bu yasaksìz, sansürsüz
Türkiye beklentisinin ardìnda, yìllardìr uygulanagelen yasaklarìn oldukça kabarìk bilançosu yatìyor.
Saptanabildiºi kadarìyla, yalnìzca son 40 yìlìn yasak yayìn bilançosu 6 binlerde dolaìyor. Yasaklama
bilançosunun belirlenebilen en alt sìnìrìnì oluturabilen bu rakam, 5 bini akìn yazìlì yayìnì, bin kadar
sinema filmi ve müzik kasetini içeriyor. Yalnìzca, Milli Kütüphane'nin "Yasak Yayìnlar Bölümü" 7
bin 851 yayìndan oluuyor.
1980 sonrasì ise yasaklì Türkiye'nin en yasaklì döneminin ifadesi. Yeni uygulamalar ve yasal
düzenlemelerle yasaklamalarìn rekor seviyelere ulatìºì bu dönemde 650'si kitap olmak üzere 2 bin
500 yazìlì yayìn, 200 sinema filmi ve 50 kadar müzik kaseti yasaklar bilançosuna eklendi. Bunlarla da
yetinilmeyip yargì organlarìnìn denetimi dììnda adli kolluklar ve yargì organlarìnìn herhangi bir suç
unsuru görmediºi, günlük yaamda özgürce alìnìp okunabilen yüzlerce yayìn, idari ve keyfi
tasarruflarla yasaklamalara uºradì.
Kitap dergi ve gazetelerden oluan 500 yayìn cezaevlerinde; 350'ye yakìn kitap da ordu mensuplarì
ile askeri öºrenciler için sakìncalì bulundu.Deniz Kuvvetleri Komutanlìºì'nca Milli Eºitim Bakanlìºì
yayìnlarìndan oluan 40 kitap içerik ve ekil" açìsìndan sakìncalì bulunarak imha edilmitir.
1980 sonrasì, yayìn imhalarì açìsìndan, aradan geçen onca yìla karìn Türkiye'ye Abdülhamit
dönemini yaattì.
Daha önce yargì organlarìnca aklanmì yada herhangi bir suç unsuru bulunmamì 39 ton kitap
yakìlarak, geri kalanì ise SEKA fìrìnlarìnda hamur edilip bìçaklanarak toplam 100 tonu akìn yayìn
imha edildi.
Öte yandan yasaklanan yayìnlarìn sorumlularì hakkìnda binlerce yìl hapis istemi ile dava açìdì.
yüzlerce yazar ve sanatçì yargì organlarì önüne sanìk olarak çìkarìldì. Birçoºu cezaevlerine atìldì.
Örneºin yalnìzca siyasi dergi sorumlularì ve yazarlarì hakkìnda 5000 yìldan fazla aºìr hapis cezasì
verildi. Tck 141-142 ve 163'ünücü madde ile ilgili olarak 1982-1990 arasìnda Adalet Bakanlìºì'nìn
resmi açìklamalarìna göre 10 bin 949 kii yargìlandì.
Birçok yazì ileri müdürü, dergilerinde yayìnlanan yazìlar nedeniyle insan hayatìnì kat kat aan hapis
cezalarìna çarptìrìldì. 1984 yìlìnda oluturulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafìndan yüzlerce
yayìn toplatìldì. 1986 yìlìnda gerçekletirilen yasal düzenlemelerle ilerlik kazandìrìlan muzìr yasasì
uyarìnca binlerce yayìn hakkìnda toplatma kararì verildi, sorumlularì milyarlarca liralìk para cezasìna
çarptìrìldì. Yasaklama gerekçelerinin büyük bir bölümü Terörle Mücadele Yasasì'yla yürürlükten
kaldìrìlan TCK'nìn 140, 141, 142 ve 163'üncü maddelerine dayandìrìldì. Ayrìca suç sayìlan eylemleri
övecek suça tevik, Türkiye'nin yurt dììndaki itibarìnì zeddelemek, devlet büyüklerine hakaret ile
müstehcenlik savlarì diºer yasaklama gerekçelerini oluturdu.
ÿstanbul Basìn Savcìlìºì ve DGM kayìtlarìndan belirleyebileceºimiz toplatma kararlarìnda gerekçe
olarak "komünizm propagandasì, yasalarìn suç saydìºì eylemleri övmek, laikliºe aykìrì propaganda,
cumhurbakanì, babakan, bakan, milletvekili ordu ve emniyet güçlerine hakaret, bölücülük
propagandasì, Atatürk'ün manevi haturasìna aykìrìlìk, müstehcenlik ve 1117 Sayìlì Küçükleri Muzìr
Neriyattan Koruma Kanunu'na muhalefet ile seçim yasaklarìna aykìrì davranmak" suçlamalarì
gösteriliyor.
1983 yìlìndan bu yana verilen 458 toplatma kararì öyle sìralanabilir:
"76 kitap, 11 ansiklopedi, 96 siyasal içerikli dergi, 55 haftalìk magazin dergisi, 79 "müstehcen" seks
dergisi, 14 müzik kaseti, 4 video kaseti, 5 kartpostal ve takvim, 64 günlük gazete, 48 haftalìk
magazin gazetesi, 1 telefon rehberi, 5 atlas."
1983'ten önce ve sonra toplatìlan yayìnlar hakkìnda yapìlan yargìlamalar sonucu 27. 12. 1983
tarihinden sonra çeitli mahkemelerce verilen 368 "müsadere ve imha" kararì ise yayìn türlerine göre
öyle daºìlìyor.
"139 kitap, 5 atlas ve ansiklopedi, 88 siyasal içerikli dergi, 54 magazin dergisi, 63 haftalìk magazin
gazetesi, 1 telefon rehberi, 4 müzik kaseti, 4 video kaseti, 10 günlük gazete.
Yukarìda genel hatlarì ile özetlediºimiz uygulamalarla oluturulan kara tablo; kütüphanelerde ve
okullarda görülen yayìn yasaklarì, televizyonda suç aleti olarak sergilenen kitap, dergi ve gazetelerle
daha da karartìlabilir.
Ancak bu uygulamalar sonucu nereden nereye geldiºimizi gözler önüne serecek iki veriye dikkat
çekelim:
Yapìlan bir aratìrmaya göre ülkemizde 1945 yìlìnda profesyonel okur baìna 10.2 kitap düerken
tam 45 yìl sonra bu oran 5.3'e dütü. Son yìllarda kitap fiyatlarìnda görülen artìlar ve baskìlar
sonucu artlara dayanamayan yüz kadar yayìnevi yayìn hayatìndan çekildi, altmì yayìnevi kitap
üretimini durdurdu.
Dahasì bunlara paralel olarak 1980'lerde faaliyette bulunan 1500 kadar kitabevinin %80'i
kìrtasiyeciye dönütü.
Türkiye'de Basìn Sansürünün Kìsa Tarihçesi
Türkiye'de basìn sansürü 19. Yüzyìlìn ortalarìnda baladì. 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat
Fermanlarìnda basìn ve yayìnla ilgili herhangi bir düzenleme olmamasìna karìlìk, 1857 yìlìnda kabul
edilen Basmahane (Basìmevleri) Nizamnamesi, kitaplarìn Meclis-i Maarif tarafìndan incelendikten ve
"Memlekete ve Devlete zararlì olmadìºì" saptandìktan sonra verilecek 'Ruhsat' üzerine
basìlabileceºini belirtiyordu.
Tek Parti Döneminde Basìn Sansürü
Cumhuriyetin ilanìndan sonra Doºu Anadolu'daki ×eyh Sait ayaklanmasì dolayìsìyla çìkarìlan
Takrir-i Sükun Kanunu (1925), hükümete basìn özgürlüºünü dilediºi gibi kìsìtlama ve gazete
kapatma yetkisi verdi. Kìsa süren Serbest Fìrka döneminin getirdiºi özgürlük ortamìnìn ardìndan,
1931'de çìkan Matbuat Kanunu gazete ve dergi çìkarmak için 'Ruhsat' almak gerekmeyeceºi
yolunda, o döneme göre ileri bir hüküm getirdiyse de, bunun yanì sìra bir çok kìsìtlayìcì maddeye yer
verdi; özellikle Bakanlar Kurulu'nun ülkenin genel politikasìna aykìrì yayìnlardan dolayì gazete ve
dergileri geçici olarak kapatabilmesini öngören 50. madde, basìnìn baì üzerinde Demokles'in kìlìcì
gibi sallanìyordu.
1938 yìlìnda Matbuat Kanunu deºitirilerek basìna yeni kìsìtlamalar getirildi. 1931'de kabul edilen
gazete ya da dergi çìkarmak için bildirimde bulunma yöntemi kaldìrìlarak yeniden ruhsat sistemine
dönüldü: Ruhsat verilebilmesi için, bankadan 1000-5000 liralìk güvence mektubu getirilmesi
öngörülmekteydi. Kanun, "suiöhret"(kötü ünlü) kimselerin gazete ve dergilerde çalìmalarìnì da
yasaklamaktaydì. Ayrìca, öºretim kurumlarìnda yer alan öºrenci olaylarìyla ilgili haberlerin izinsiz
yayìmlanmasì yasaklanìyordu. Bu, bir çeit sansürdü.
ÿnönü'nün cumhurbakanlìºì döneminde basìn üzerindeki baskìlar arttì. Bu dönemde bakanlarca ya
da Basìn Yayìn Genel Müdürlüºü'nce gazetelere sürekli "direktif"ler veriliyor; bir çok olayìn
yazìlmasì yasaklanìyor; bu "dolaylì sansür"e uymayan gazeteler kapatìlìyordu. Ulus bayazarì Falih
Rìfkì Atay, bir yazìsìnda ( 28 Haziran 1938), "Gazetecilerin iyileri sìrf ak yüzünden (meslek akì
yüzünden) bu meslektedirler. Ancak pek iyi bilirler ki talihleri bir telefon darbesine baºlìdìr" diye
yazìyor ve böylece ÿçileri Bakanlìºì'ndan gelecek bir telefonla gazetelerin her an kapatìlabileceºini
ortaya koyuyordu.O yìllarìn " tebliº" lerinden örnekler aaºìdadìr.
"Nihal Atsìz ve Sabahattin Ali davasì hakkìnda kommanter yapìlmamasìnì, makale yazìlmamasìnì,
mahkeme safhalarìna ait haberlere son verilmesini rica eder, müteakip mahkemelere ait ayrìca
i'aratta bulunulacaºìnì arzederim.- Basìn Yayìn Umum Müdürü" (24 Nisan 1944).
"Mart'ìn 11. günü saat 21.35'te Beyoºlu'nda Tepebaì'nda kain Pera Palas otelinde vukua gelen
infilak... büyük puntolu harflerle yazìlmayacak ve alelâde vekayi sütununda dercedilecektir. Verilen
izahat haricinde tafsilat verilmesi, Müddeiumumulik makamìnca tasvip edilmemektedir. Hilâfìna
hareket edenler hakkìnda kanuni takibat yapìlacaktìr.- Emmiyet Nöbetçi Md. Faik Ayrak" (11 Mart
1941).
1946'da çok partili rejime geçilirken Basìn Kanunu'nun hükümete gazete ve dergi kapatma yetkisi
veren 50. maddesi deºitirildi ve bu yetki kaldìrìldì.
Demokrat Parti Dönemi
1950 yìlìnda iktidara gelen Demokrat Parti, yeni bir Basìn Kanunu hazìrladì . Birçok deºiiklikle
günümüze kadar gelen bu kanun, hükümetlerin basìn üzerindeki denetimine son veriyor ve
dolayìsìyla sansürü kaldìrìyordu.
Ancak, çok geçmeden "Neir Yoluyla veya Radyo ile ÿlenecek Bazì Cürümler Hakkìnda Kanun"
çìktì. 1954 yìlìnìn ilk aylarìnda yürürlüºe giren bu kanun, Ceza Kanunu'nda yer alan birtakìm "takibi
ikâyete baºlì suçlar"ì kapsamìna alìyor ve savcìlarìn bu suçlardan dolayì doºrudan doºruya
soruturma açmalarìnì öngörüyordu. Sanìklara "ispat hakkì" tanìnmamaktaydì.
Bunun hemen ardìndan, 6-7 Eylül Olaylarì (1955) dolayìsìyla ilan edilen sìkìyönetim, kìsa sürede pek
çok yasaklama getirdi. Sìkìyönetimin koyduºu ilk yasaklar unlardì: Halkì heyecanladìracak haberler
yayìmlamak; hükümeti tenkìd etmek; hükümet çalìmalarìnì etkileyecek nitelikte yazìlar yayìmlamak;
sìkìyönetim çalìmalarìyla ilgili haberler vermek; NATO devletleriyle ilgili haberler yayìmlamak;
darlìk, kìtlìk, ve yokluk haberleri vermek; 6-7 Eylül Olaylarìnì komünistlerden bakalarìnìn yaptìºìna
ilikin yazì ve yorumlar yayìmlamak; bu olaylarla ilgili haber ve resim basmak, sayfalarìnda da halkì
heyecanlandìracak resim ve yazìlar yayìmlamak ve çìplak kadìn resmi basmak; ikinci baskì yapmak.
Bu yasaklara sonradan bakalarì eklendi, kimi gazeteler sìkìyönetimce kapatìldì... 1956 yìlìnda Neir
Yoluyla veya Radyo ile ÿlenecek Bazì Cürümler Hakkìnda Kanun'a bazì maddeler eklenerek yeni
basìn suçlarì yaratìldìºì gibi, Basìn Kanunu'nda yapìlan deºiikliklerle "gizli yapìlan toplantìlardaki
görümelerin veya alìnan kararlarìn yazìlmasì", "memleket ahlâkìnì, aile düzenini bozacak ekilde
heyecan uyandìracak tafsilat vermek" de yasaklandì. Bu kanunlar geni tepkilere yol açarken bir
yandan da savcìlìklar ya da mahkemelerce yayìn yasaklarì konuluyor ve birçok olayìn yazìlmasì
engelleniyordu. Yasaklama kararlarìndan birkaç örnek:
"Afyon kaçakçìlìºì suçuna itirakten sanìk Malatya Emniyet Âmiri Recai Dayìoºlu ve arkadalarì
hakkìnda yayìn yapìlmasì yasaklanmìtìr." (4 Haziran 1955)
"Kìsìklì'da oturan Süleyman Hilmi Tunahan'ìn Bulgurlu'daki Kuran kursunda Arap harfleriyle ders
vermesi ile ilgili yayìn yapìlmasì menedilmitir." (16 Aºustos 1956)
"Bazì sahne hareketlerinin müstehcen mahiyet arzettiºi ve 'strip-tease' adlì hareketin de memleket
ahlakì, aile nizamì ve gençlik üzerinde zararlì tesirleri olduºu ar ve haya duygularìna dokunduºu
ihbar edilmi ve bu konuda tahkikat açìlmìtìr. Hazìrlìk soruturmalarìnìn sonuna kadar bu haberlerin
yazìlmasì yasak edilmitir" (9 Aralìk 1956).
Sonraki yìllarda basìnla Demokrat Parti arasìndaki sürtümeler alabildiºine arttì. Bir çok gazeteci
mahkûm edilirken Demokrat Parti bir yandan kendisini destekleyen "besleme basìn" yaratmaya
çalììyor, öte yandan da muhalefet gazetelerine ilan ve kâºìt verdirtmemek yoluyla ekonomik
baskìlara yöneliyordu.
Demokrat Parti iktidarìnìn sonlarìnda, 27 Nisan 1960 günlü kanunla kurulan Tahkikat Komisyonu,
gazete ve dergileri kapatma, basìm ve daºìtìmlarìnì önleme, gazetecileri sorguya çekme yetkileriyle
donatìldì. Ve kurulur kurulmaz çeitli illerdeki 12 gazete ve dergiyi basìmevleriyle birlikte kapattì, bir
çok gazeteciyi sorguya çekti.
27 Mayìs'tan Günümüze
27 Mayìs 1960'ta iktidara gelen Milli Birlik Komitesi, cezaevlerindeki gazetecilerin hemen serbest
bìrakìlmasìnì saºlamasìna raºmen. Bu kez de Demokrat Parti yanlìsì gazeteciler ve basìn üzerinde
baskìlar yaandì. Komünist yayìnlar ve kökten dinci yayìnlar üzerindeki baskìlar da devam etti.
Ancak, kìsmen Neir Yoluyla veya Radyo ile ÿlenen Cürümler Hakkìnda Kanun ile Basìn
Kanunu'ndaki antidemokratik hükümlerden bazìlarìnì kaldìrdì. 1961 Anayasasì'na da basìna kìsmi
özgürlük ve güvence getiren, sansürü yasaklayan maddeler konuldu (m.22,23,25). Ancak 12 Mart
vb. kimi dönemlerde, bu hükümlerin kâºìt üzerinde kaldìºì görüldü.
Öte yandan, Basìn Kanunu'nun yabancì memleketlerde basìlmì eserlerin Türkiye'ye sokulmasìnìn
Bakanlar Kurulu kararì ile yasaklanabileceºini öngören 31. maddesi de bir tür sansür getirmi ve bu
hüküm uzun yìllar yürürlükte kalmìtìr. ÿin ilginç yanì, 21 Kasìm 1959 tarihli Bakanlar Kurulu
kararìyla Doºu Bloku ülkelerinde çìkan tüm yayìnlarìn yasak edilmesi; ancak bu yasaklama kararìnìn
(Tebliºler Dergisi, 11 Ocak 1960) Resmi Gazete'de yayìmlanmamì, dolayìsìyla geçersiz kalmì
bulunmasìdìr.
Eski Babakanlardan Bülent Ecevit, Çalìma Bakanì olarak görev aldìºì bir ÿnönü Kabinesi
döneminde bu tür sansür kararlarìnìn nasìl çìktìºìnì 1 Mayìs 1966 tarihli Milliyet gazetesinde anlatmì
ve kimi örnekler vermitir. Sözgelimi Express dergisinin yasaklanmasì istenen bir sayìsìnda
"Komünizmi yeren bir yazì bulunmakla beraber, yazì ile ilgili kapak kompozisyonunda bir orak çekiç
resmi varmì. Bu sayìnìn sansür edilmesi Bakanlar Kurulu'ndan isteniyor." Ve "birtakìm küçük
dünyalì memurlar, Üçüncü Karma Hükümete imzalatamadìklarì yasak kararlarìnì, belli ki âdeta hìnç
almak istercesine, yeni hükümete sunmu ve muratlarìna ermilerdir."
Basìn Kanunu'nda yapìlan 1983 deºiiklikleri sìrasìnda söz konusu 31. maddenin ilk iki fìkrasì u
ekli almìtìr:
"Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüºüne, milli egemenliºine, Cumhuriyetin varlìºìna,
milli güvenliºe, kamu düzenine, genel asayie, kamu yararìna, genel ahlâka ve genel saºlìºa aykìrì
olup yabancì memleketlerde çìkan basìlmì eserlerin Türkiye'ye sokulmasì veya daºìtìlmasì Bakanlar
Kurulu kararìyla yasaklanabilir.
Bu gibi basìlmì eserlerin, Bakanlar Kurulu'ndan acele karar alìnmak üzere ÿçileri Bakanlìºì'nca
karardan evvel daºìtìlmalarì yasaklanabileceºi gibi, daºìtìlmì olanlar da toplattìrìlabilir."
1982 Anayasasì basìnìn sansür edilemeyeceºi hükmünü getirmi olmakla birlikte, gerek bu
Anayasa'nìn 28.maddesini, gerek Basìn Kanunu'ndaki 1983 deºiikliklerini (ek maddeler 1, 2 ve 4)
gözönüne alìrsak, "kanunun açìkça yetkili kìldìºì merci"ye (savcìlara) verilmi basìlmì eserlerin
daºìtìmìnìn önlenmesi yetkisi de bir çeit sansür niteliºi taìmaktadìr.
Basìn sansürü konusunda söylenecek son söz udur: Yayìnlarìn ön denetimi sorunu yalnìzca hukuki
metinler çerçevesinde ele alìnamaz. Çeitli yollarla gerçekletirilen "fiili" denetim, hatta "otosansür"
de, bütünsel açìdan, "sansür"ün kapsamìndadìr. Bu, aynì zamanda günümüzün çok-boyutlu bir
sorunudur.UNESCO'nun "serbest haber akìì" konusu üzerindeki çalìmalar da, dünya çapìnda bir
sansür sorununun varlìºìnì ortaya koymaktadìr.
1961 Anayasasì'nìn, önce düünce ve kaanat hürriyetini güvence altìna alan, sonra da özellikle basìn
ve yayìn alanìnda sansürü açìkça yasaklayan hükümleri vardì.
"Basìn hürdür, sansür edilemez." (m.22/1) "Gazete ve dergi çìkarìlmasì, önceden izin alma ve mali
teminat artìna baºlanamaz" (m.23/1), "Kitap ve broür yayìmì izne baºlì tutulamaz; sansür
edilemez" (m24/1).
1961 Anayasasì'na göre basìn hürriyeti de sìnìrsìz deºildi. Öncelikle 1971 yìlìnda 1488 sayìlì kanunla
yapìlan Anayasa deºiiklikleri, devletin ve milletin bütünlüºünü, milli güvenliºi koruma amacìyla ve
kanunla yeni sìnìrlamalar getirebileceºini kabul etmiti. Çünkü olaylar, ülke bütünlüºünü, hürriyetçi
demokratik hukuk devletini tehdit eder boyutlara ulamìtì. Sìkìyönetime tekrar bavurmak gereºi
duyulmutu. Ama Anayasa'nìn öngördüºü olaºandìì rejim de artìk yeterli olmuyordu. 12 Eylül 1980
harekâtìyla gelen "Anayasa üstü olaºandìì" yönetim ite bu gelimelerin sonucu oldu.
1982 Anayasasì, bu bakìmdan, basìn ve yayìnla ilgili hürriyetleri çok daha ayrìntìlì bir biçimde
düzenlemitir.Temel ilke gene basìn hürriyeti ve sansür yasaºìdìr (m.28). Ancak, ülke bütünlüºüne
ve milli güvenliºe zarar verici, suç ilemeye, isyana tevik edici haber veya yazìlarìn yazìlmasì
halinde, gecikmede sakìnca varsa yetkili idari makamìn kararìyla daºìtìm önlenebilir. Bu takdirde,
durum süratle (en geç 24 saat içinde) yetkili hakime intikal ettirilecektir. 1982 Anayasasì'nìn 26 ve
27'inci maddeleriyle de ifade özgürlüºü sìnìrlandìrìlmìtìr. 28'inci maddenin 2. Fìkrasìnda "Kanunla
yasaklanmì herhangi bir dilde yayìn yapìlamaz" denilerek Türkçe dììndaki dillerle düünce ifade
edilmesi yasaklanmìtìr.
5680 sayìlì Basìn Yasasì yurtdììnda basìlan yayìnlarìn yurda sokulmasìnì yasaklama yetkisi
vermekte, Ek 1. Maddesi basìlì eserlerin 2 madde çeitli suçlardan dolayì bir yayìn organìnìn üç
günden bir aya kadar kapatìlabileceºi; Ek 4. Madde de daºìtìmì engellenmi ve yayìnlanmamì da
olsa bir suç unsuru bulunan yazìdan dolayì yargìlama yapìlabileceºini ön görmektedir. Ek 4. Madde
düünceyi daha suça dönümeden cezalandìrmaktadìr.
TCY'nin 125, 127, 129, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 143, 145, 146, 147, 149, 153,
154, 155, 158, 159, 160, 161, 162, 175, 178, 311, 312. Maddeleri düünceyi açìklama, propaganda,
devletin iç ve dì güvenliºi, suçu ilemeye tahrik, din özgürlüºü, devletin uluslararasì kiiliºine karì
suçlar gibi konularda düünceye sìnìrlama getirmektedir.
Ayrìca 430 sayìlì yasa hükmünde kararname, Küçükleri Muzìr Neriyattan Koruma Yasasì, Polis
Vazife ve Selahiyetleri Yasasì, 195 sayìlì Basìn ÿlan Kurumu Tekiline Dair Yasa, 657 Sayìlì Devlet
Memurlarì Yasasì, 2854 Sayìlì Türkiye Radyo ve Televizyon Yasasì gibi yasa ve kararnamelerle
düünce özgürlüºünü sìnìrlamaktadìr.
Yine TCY'nin 533, 534, 535 ve 536. Maddeleri de yayìncìlara ve afi asanlara ceza hükümleri
getirmektedir.
Atatürk'ü Koruma Yasasì da esas itibariyle düünce suçu yaratan bir yasadìr.
Global olarak mevzuatìmìzda düünce özgürlüºünü sìnìrlayan ya da baskì altìna alan yasalar ile;
TMY, TCY, Askeri Ceza Yasasì vs. 152 yasa maddesi düünce özgürlüºünün önünde engel olarak
durmaktadìr.
Terörle Mücadele Yasasì
140, 141, 142 ve 163'üncü maddelerin kaldìrìlmasìna yönelik olarak hazìrlanan Terörle Mücadele
Yasasì göstermelik bir iyilemeden öteye gidemedi. Terörle Mücadele Yasasì'nìn 8. Maddesinde
deºiiklik yapìlmasìnì öngören yasa teklifi mecliste 27 Ekim günü yapìlan görümeler sonucunda
DYP ve CHP'ye üye milletvekillerinin oylarì ile kabul edildi. Deºiiklik Cumhurbakanì Süleyman
Demirel tarafìndan hemen onaylandì ve Resmi Gazete'nin 30 Ekim 1995 tarihli sayìsìnda
yayìnlanarak yürürlüºe girdi. Yeni yasaya göre, o ana kadar yürürlükte olan yasa metninden 'hangi
yöntem, maksat ve düünceyle olursa olsun' ibaresi çìkartìldì. 8. Madde uyarìnca verilecek hapis
cezalarìnìn alt sìnìrì 2 yìldan 1 yìla, üst sìnìrì ise 5 yìldan 3 yìla indirildi. Ancak para cezalarìnìn
miktarì önemli ölçüde arttìrìldì. Verilecek cezalarìn ertelenmesi ya da paraya çevrilebilmesi için
mahkemelere takdir hakkì tanìndì. Takdir hakkìnìn, aynì suçun yeniden ilenmesi halinde
kullanìlmamasì hükme baºlandì.
Yeni yasa ile 8. Madde uyarìnca mahkûm olan ya da yargìlananlara bir af getirilmedi. 8. Madde
uyarìnca mahkûm olup cezasì kesinleenlerin (41'i cezaevinde olan 486 hükümlü) durumu,
deºiikliºin yürürlüºe girdiºi tarihten sonraki bir ay içinde, deºiiklikler çerçevesinde, cezayì veren
mahkemeler tarafìndan deºerlendirildi ve bir karara varìldì. Bu karar, verilen cezanìn kaldìrìlmasì,
azaltìlmasì, ertelenmesi ya da paraya çevrilmesi eklinde oldu. Cezasì kesinlemeyenler tekrar
yargìlandì ve bu kiilerden tutuklu olanlarìn tutukluluk durumlarì gözden geçirildi, açìlan davalar
devam etti.
Deºiiklik, ABD ile Avrupa Birliºi'ne üye ülkelerin yönetimlerine yönelik bir makyaj olmaktan öteye
gidemedi. Yapìlan deºiikliºe karìn, o an cezaevinde bulunan cezasì kesinlemi düünce
suçlularìndan bir bölümü (örneºin: ÿsmail Beikçi, ÿbrahim Aksoy, Iìk Yurtçu, Recep Maralì, Erdal
Dalkìlìç, Naile Tuncer cezalarìnìn fazla olmasì, Fevzi Gerçek, Mustafa ÿslamoºlu ve Mahmut Kaçar
ise baka bir madde uyarìnca mahkum olmalarì nedeniyle) serbest bìrakìlmadì. Ayrìca IHD tarafìndan
1992 yìlì Aralìk ayìnda ÿstanbul'da düzenlenen mitingde yaptìºì konuma nedeniyle aldìºì 20 aylìk
hapis cezasì kesinleen Avukat Eber Yaºmurdereli 8 Kasìm günü gözaltìna alìndì ve tutuklandì.
Eber Yaºmurdereli 15 Aralìk günü hapis cezasì 10 aya indirilerek tahliye edildi.
Dìileri Bakanlìºì tarafìndan 6 Aralìk günü yapìlan açìklamada "Terörle Mücadele Yasasì"nìn 8.
Maddesinin deºimesi üzerine, bu madde nedeni ile tutuklu ya da hükümlü olarak cezaevinde
bulunan düünce suçlularìndan 130'unun tahliye edildiºi bildirildi. Açìklamada, söz konusu kiilerin
deºiikliklerden ne ekilde yararlandìºì ve tahliye edilenlerden kaçìnìn serbest bìrakìldìºì belirtilmedi.
Deºiiklik sonrasì serbest bìrakìlanlardan bazìlarìnìn adlarì öyle:
"Havai Sendikasì Genel Bakanì Atilay Ayçin, ÿHD ÿstanbul ×ubesi eski sekreteri Avukat Eren
Keskin, Diyarbakìr eski Belediye Bakanì Mehdi Zana, Atìlìm Gazetesi Yazì ÿleri Müdürü Eylem
Semint, Yayìncì Ünsal Öztürk (1996 yìlìnda cezaevine girdi), Yayìncì Mustafa Pala, ÿHD eski Genel
Bakan Yardìmcìsì Avukat Sedat Aslanta, Yayìncì Aydìn Doºan, Yazar Numan Bakta, Sakine
Kidan, Güzel Ak, Hüseyin Ebem, Hacì Güzel Bostan, Zülküf Karakoç, Hanife Yìldìrìm, ×ahin
Günaydìn, Vedat Günaydìn, Süleyman Külter, Hamdiye Küçükkurt, Ziya Aslan, Nevaf Akba,
Abdürrahim Ak, Selahattin Yìldìrmaz, Ali Özer, Pervin Saruhanlìoºlu, Seniye Çelik, Haim Dölek,
Mehmet Sürer, Mehmet Aksöyek, Ekrem Kadìoºlu, Ahmet Erin, Mehmet Turan, Faraç Önde,
Rìdvan Demircan ve Nesih Ate."
Gazeteci yazar Yalçìn Küçük'e "Kürt Bahçesinde Sözlei" adlì kitabì nedeniyle verilen 2 yìl hapis
cezasì "Terörle Mücadele Yasasì"nìn 8. Maddesinde yapìlan deºiiklik göz önüne alìnarak bir yìla
indirildi. DGM'nin verdiºi karar uyarìnca Yalçìn Küçük'ün 250 milyon liralìk para cezasì 100 milyon
liraya düürüldü. Verilen hapis cezasìnì paraya çevirmeyen ve ertelemeyen mahkeme heyeti,
Fransa'da yaayan Yalçìn Küçük'ün gìyaben tutuklanmasìna karar verdi. Aynì davada kitabì
yayìnlayan Baak Yayìnevi'nin sahibi Hikmet Koçak'a da 6 ay hapis ve 50 milyon lira para cezasì
verildi. Hapis cezasì 900 bin liraya cevrildi ve ertelendi.
Yazar Mehmet Bayrak'a "Kürt Halk Türküleri" adlì kitabì nedeniyle verilen ve Yargìtay tarafìndan
onaylanan 2 yìl hapis cezasì "Terörle Mücadele Yasasì"nìn 8.maddesinde yapìlan deºiiklik göz
önüne alìnarak 1 yìla indirildi. Ankara DGM tarafìndan verilen karar uyarìnca Mehmet Bayrak'ìn
para cezasì da 100 milyon lira olarak belirlenip, verilen hapis cezasì paraya çevrilmedi ve
ertelenmedi.
Gazeteci Oral Çalìlar'a "Öcalan ve Burkay'la Kürt sorunu" adlì kitabì nedeniyle "Terörle Mücadele
Yasasì"nìn 8.maddesi uyarìnca verilen 2 yìl hapis ve 250 milyon lira para cezasì Yargìtay tarafìndan
bozuldu.
Özgür Bilim Dergisi'nin Genel Yayìn Yönetmeni Medeni Ayhan, dergideki bir yazìsì nedeniyle
"TMY"nin 8. maddesi uyarìnca yargìlandìºì davada 2 yìl hapis ve 550 milyon lira para cezasìna
mahkum oldu.
Pir Sultan Abdal dergisinin 1993 yìlì Aºustos ayìnda çìkan özel sayìsìndaki yazìlarì nedeniyle
TMY'nin 8. Maddesi uyarìnca yargìlanan ÿbrahim Halit Elçi ve Kemal Altìnta adlì iki siyasi tutuklu
birer yìl hapis ve 100'er milyon lira para cezasìna mahkum oldu. Derginin yazì ileri müdürü Metin
Kuzugüdenlioºlu'na 6 ay hapis ve 50 milyon lira para cezasì verildi, sahibi Murtaza Demir de 100
milyon lira para cezasìna çarptìrìldì.
Belge yayìnevinin sorumlusu Ayenur Zarakulu, Yaar Kaya'nìn "Gündem Yazìlarì" adlì kitabì
nedeniyle yargìlandìºì davada TMY'nin 8. maddesi uyarìnca 6 ay hapis ve 50 milyon lira para
cezasìna mahkum oldu.
Düünceyi engelleyen yasalar sadece Kürt ve sol muhaliflere deºil, kökten dinci kesimlere, müslüman
muhaliflere de uygulanmaktadìr.
Nurcu tarikatlardan Aczmendiler inançlarìna ve düüncelerine göre giyinip kuandìklarì için çeitli
baskìlara uºramìlardìr.
Zaman gazetesi yazarì ÿsmail Hekimoºlu düüncelerinden dolayì cezaevinde yatmìtìr.
Selam gazetesi yazarì Mehmet Pamak bir yazìsì nedeniyle 312. Maddeden 1 yìl 8 ay hapse
çarptìrìlmì, daha sonra cezasì ertelenmitir. 'Meczup' olarak nitelendirilen Mahmut Kaçar barìçìl
bir gösteriden dolayì 4 yìl 6 ay aºìr hapis cezasìna mahkum edilmitir. UAÖ Mahmut Kaçar'ì
'düünce suçlusu' ilan etmitir. Eski Parlamenterden Hasan Mezarcì Atatürk ile ilgili
düüncelerinden dolayì ceza almìtìr.
Yazar-gazeteci Nurettin ×irin afiten dolayì 17 seneyi akìn hapis cezasìna çarptìrìlmìtìr.
Eski bakan ve milletvekillerinden Hasan Celal Güzel hakkìnda Genelkurmay'ìn ihbarì ile TCK
159'uncu maddeden dolayì bir çok dava açìlmìtìr.
1997 yìlì Mayìs-Kasìm ayì arasìnda; 607 kii baörtüsü yasaºì baskìsìna maruz kalmì; 230 kii Sarìk
ve cübbe giydikleri gerekçesiyle gözaltìna alìnmì; 15 kii ibadet nedeniyle iten atìlmì; 15 kii
Resmi ve askeri kurumlarda inançlarì nedeniyle baskìya uºramì; 58 kii zikir ve toplantì
gerekçesiyle gözaltìna alìnmìtìr.
Anti-militaristler hakkìnda TCK 155'inci maddeden dolayì Genelkurmay Askeri Mahkemelerinde
aralarìnda Mehmet Ali Birand'ìn, Televizyoncu Cemal Arman'ìn Ali Tevfik Berber'in ve Erhan
Akyìldìz'ìn da bulunduºu 500 civarìnda sivil son 4 yìl içinde askeri mahkemeye sanìk olarak
çìkmìlardìr.
Sadece Haziran ayìnda 161 subay; aralìk ayìnda ise 55 subay dini düüncelerinden dolayì ordudan
atìlmìtìr. Üstelik bu raporlara yargì yolu tìkalìdìr.
39 tiyatrocu Haziran ayìnda tutuklanmìtìr. Basìlan Kur'an Kursu 600'e yaklamì, kapatìlan Kur'an
Kursu ise 350'ye ulamìtìr. Türban nedeniyle birçok fakültede kayìtlar engellenmitir.
Ölenler, Ortadan Kaybolanlar
1992 ve 1993 yìllarìnda basìna yönelik saldìrìlar açìsìndan ön plana çìkan ve "dünyanìn en çok
gazeteci öldürülen ülkesi" sìfatìnì kazanan, 1994 yìlìnda da benzer olaylara tanìk olan Türkiye'de,
1995 yìlìnda 1 gazeteci öldürüldü. Batman'da 22 Aºustos günü polis tarafìndan gözaltìna alìnan Yeni
Politika gazetesinin Batman muhabirlerinden Safyettin Tepe sorgulandìºì Bitlis Emniyet
Müdürlüºü'nde 29 Aºustos günü öldü. Polis yetkilileri "Safyettin Tepe'nin fanila ile kendini hücre
kapìsìndaki mazgal demirine asarak intihar ettiºini" öne sürdüler.
1995 yìlìnda, son be yìlda öldürülen gazeteci katil ya da katillerinin bulunmasì ve bu cinayetlerin
aydìnlatìlmasì için ciddi bir çaba gösterilmedi. Cinayetlere yaklaìm hep gayri ciddi oldu. Tesadüf
sonucu ele geçen bazì militanlarìn sorgulanmasì ya da üzerlerinde yakalanan silahlarìn incelenmesi
sonucunda elde edilen ipuçlarì gereºi gibi deºerlendirilmedi. Zaman zaman polis açìklamalarìnda yer
alan "öldürülen gazetecilerden bazìlarìnìn katillerinin yakalandìºìna" dair bilgiler (Çetin Emeç, Turan
Dursun, Halit Gürgen ve Namìk Tarancì'nìn öldürülmesi ile ilgili) ya da açìlan davalar, cinayetleri
açìºa kavuturmadì.
Gazeteci Uºur Mumcu'nun öldürülmesinden sonra yaanan olaylar, öldürülen gazeteciler ve faili
meçhul cinayetler konusundaki gayri ciddi yaklaìmìn en çarpìcì örneºini oluturdu. 24 Ocak 1993
tarihinde bombalì bir saldìrì sonucunda yaamìnì yitiren Uºur Mumcu'nun katilleri, saldìrìnìn
üzerinden üç yìl geçmesine raºmen ortaya çìkartìlmadì. Katillerin ortaya çìkartìlmasì bir yana, yapìlan
soruturmada ilerleme bile saºlanamadì. Uºur Mumcu'nun öldürülmesinden sonra Meclis bünyesinde
oluturulan Faili Meçhul Cinayetleri Aratìrma Komisyonu da bir sonuca ulaamadì. Komisyon
Bakanì Sadìk Avundukluoºlu, Uºur Mumcu cinayeti ile ilgili bilgi almakta zorlandìklarìnì ve
önlerine sürekli engeller çìkartìldìºìnì söyledi.
Basìna ve gazetecilere yönelik saldìrìlar
1995 yìlìnda basìn kurulularì, basìn örgütleri gazeteciler, yazarlar sìk sìk deºiik çevrelerden gelen
saldìrìlara maruz kaldì. Bu saldìrìlarìn önemli bölümü kamu ya da güvenlik görevlileri tarafìndan
düzenlendi. TÿHV'nin belirlemelerine göre, 1995 yìlìnda 31 ayrì olayda toplam 56 gazeteci, görev
yaptìklarì sìrada kamu ya da güvenlik görevlilerinin tekmeli, küfürlü, coplu ve benzeri saldìrìlarì ile
karìlatì. (1991 yìlìna 24 olayda 52, 1992 yìlìnda 26 olayda 56, 1993 yìlìnda 33 olayda 52, 1994
yìlìnda 34 olayda 76 gazeteci saldìrìya uºramìtì). Bunun yanì sìra çok sayìda gazeteci gözaltìna
alìndì, tutuklandì. Gazetecilere ve basìn kurulularìna yönelik bombalì - silahlì saldìrìlar oldu. Basìna
yönelik baskì ve saldìrìlar, muhalif, resmi ideolojiye ve tabulara karì çìkan, radikal görüler savunan
dergi ve gazetelerle buralarda görev yapanlar üzerinde yoºunlatì.
Özgür Ülke - Yeni Politika: 1995 yìlìnda en yoºun baskì ve saldìrìya, yayìn politikasì aºìrlìklì olarak
Kürt sorununa yönelik olan Özgür Ülke gazetesi ile Özgür Ülke gazetesinin kapatìlmasì üzerine
yayìn hayatìna balayan Yeni Politika gazetesi maruz kaldì. Özgür Ülke gazetesi ilk sayìsì 30 Mayìs
1992 tarihinde çìkan ve 20 Nisan 1994 tarihinde kapatìlan Özgür Gündem gazetesinin ardìndan 28
Nisan 1994 tarihinde yayìnlanmaya balamìtìr. Özgür Ülke gazetesine yönelik en önemli saldìrì 3
Aralìk 1994 tarihinde meydana geldi. Gazetenin ÿstanbul Kadìrga'daki merkezi ve Caºaloºlu'ndaki
bürosu ile Ankara bürosuna sabaha karì "kimliklerinin belirsiz olduºu" öne sürülen kiiler tarafìndan
bombalì saldìrìlar düzenlendi. Ersin Yìldìz adlì kiinin öldüºü, 25 kiinin de yaralandìºì saldìrìlarìn
sorumluluºunu "resmen" üstlenen olmadì. Cumhurbakanì, ÿçileri Bakanì, ÿstanbul Valisi ve
ÿstanbul Emniyet Müdürü bata olmak üzere pek çok yetkili, bombalì saldìrìlarì yapanlarìn
bulunacaºìnì öne sürdü. Özgür Ülke gazetesine yönelik bombalì saldìrìlarìn, dönemin Babakanì
Tansu Çiller'in muhalif yayìn organlarìna karì sert ve etkili önlemler alìnmasìnì isteyen 30 Kasìm
1994 tarihli genelgesinin hemen sonrasìna rastlamasì dikkat çekti. Üzerinde "gizli" notu bulunan
genelge öyle: Bata Özgür Ülke olmak üzere, bölücü ve yìkìcì örgütlere destek verecek ekilde
yayìn yapan yaìn organlarìnìn faaliyetleri son günlerde devletin bekasìna ve manevi deºerlerine açìkça
saldìrì ekline dönümütür. Demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye'nin hür basìn anlayìì
konusundaki engin hogörüsünün son günlerde adì geçen yayìn organlarìnca büyük ölçüde istismar
edildiºi, yasalarìn çiºnendiºi ve terör örgütünün adeta yasal kurulu durumuna sokulmaya çalììldìºì
deºerlendirilmektedir. Bu durum, saºduyulu, vatansever yurttalarìmìzì ve kamuoyunu rahatsìz eden
boyuta ulamìtìr. Vatanìn ve milletin bölünmez bütünlüºüne yönelik bu önemli tehtidin bertaraf
edilmesi amacìyla Adalet Bakanlìºì tarafìndan; bu tip yayìn yapan organlarìn tespit ve yayìnlarìnìn
takip edilmesi bu kadar suç duyurusu olmasìna raºmen hukuken etkili bir ey yapìlmamasìnìn
nedenlerinin belirlenerek, giderici önlemler alìnmasìnì, devletin bekasìna yönelik açìkça bölücülük
yapan ve terör örgütüne destek veren bu tür yayìn organlarì ile etkin mücadele edecek yöntemlerin
tespit edilmesi maksadìyla derhal bir çalìma yapìlarak belirlenen yöntemlerin kìsa sürede yürürlüºe
konmasì için gereºinin yapìlmasìnì rica ederim. Genelge, gereºi için Adalet Bakanlìºì'na, bilgi için de
ÿçileri Bakanlìºì, Dìileri Bakanlìºì, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliºi, Babakanlìk Askeri
Danìmanlìºì ile Basìn, Yayìn ve Enformasyon Genel Müdürlüºüne gönderildi.
Özgür Ülke gazetesinin yayìmì ÿstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2 ×ubat'ta aldìºì bir kararla
durduruldu. Bu karar, "Özgür Ülke gazetesinin, verilen kesinlemi kapatma kararlarìnìn 14 Nisan
1994 tarihinden itibaren uygulamaya sokulmasì üzerine yayìmìna son veren Özgür Gündem
gazetesinin devamì olduºu" gerekçesi ile alìndì.
Özgür Ülke gazetesinin kapatìlmasìndan sonra 13 Nisan günü Yeni Politika gazetesi yayìma baladì.
Yeni Politika gazetesi de tìpkì diºer muhalif gazete ve dergiler gibi devlet baskìsìyla karìlatì. Bu
gazete için de toplatma kararlarì çìkartìldì, sansürlendi.
Gazete yöneticilerinden Çelebi Yavuz gazetenin basìn öyküsünü öyle anlatìr:
"Gazetenin basìldìºì matbaada sürekli polis bekliyor. Polisler ilk baskì çìkar çìkmaz gazeteyi alìp
götürüyor. Bir saat sonra toplatma kararì geliyor. Gazeteden toplatma kararì verilmesine gerekçe
gösterilen bölümleri çìkartìyoruz. Çìkartìlan bölümlere 'sansürlüdür' ibaresi düülerek, söz konusu
yazì ya da haberin, toplatma gerekçesi yapìldìºì için yayìmlanamadìºì belirtiliyor. ÿkinci baskì saat
22.00 sìralarìnda bitiyor. Polisler tekrar gazeteye geliyor. Bazen ikinci baskì üzerinde 'Biz bunlarì
görmemitik' denilip yeniden sansür yapìlìyor. Bu nedenle be baskì yaptìºìmìz günler oluyor. Bu
durum daºìtìmì kaçìrmamìza neden oluyor. Gazete pek çok yere gidemiyor."
Yeni Politika gazetesinin yayìmì, 17 Temmuz günü ÿstanbul DGM'nin yaptìºì suç duyurusu üzerine
16 Aºustos günü ÿstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin aldìºì kararla durduruldu.
Yeni Politika gazetesinin 17 Aºustos günü çìkan son sayìsìnda, "yayìn durdurma kararìnì" isteyen
savcì ve kararì veren hakim ve gazete avukatìnìn yaptìºì bir söylei yayìmlandì.Verilen kararìn
hukuktan yoksunluºunu ve siyasiliºini tartìmasìz bir biçimde ortaya koyan söylei öyle:
Avukat: Deliller yeterli deºil,buna dayanarak yapìlan hukuki deºil.
Savcì: Devlet bu gazetenin çìkmasìnì istemiyor.ÿtiraz etmeniz halinde bile sonuç deºimeyecektir.
Olay her ne kadar toplatma kararì ise de fiilen kapatmadìr.
Avukat: Sadece bu deliller nasìl bir toplatma gerekçesi olabilir?
Savcì: Siz de diºer gazeteler gibi yayìn yapìn.
Avukat: Biz de çìplak kadìn resimleri mi yayìnlayalìm? Tencere, tava mì verelim? Gazetecilik
yapmayalìm mì?
Savcì: Cumhuriyet gibi gazete çìkarabilirsiniz. Cumhuriyet promosyon da yapmìyor.
(...)
Hakim: Size uygulanan sansürü yanlì buluyorum. Hiç bir zaman onaylamadìm. Hatta
nöbetim sìrasìnda gelen toplatma taleplerini reddettim. Benim yapabileceºim hiç bir ey yoktur. Bu
kararì reddetmem halinde kesinlikle sürüleceºimi biliyorum. ÿtiraz etseniz bile Asliye Ceza
Mahkemesi bunu reddedecektir. Türkiye'de baºìmsìz yargì ve yargìç güvencesi yoktur.Aksi tavìr
sürülme nedenidir.11 yìllìk meslek hayatìmda bu tür hak ihlallerine karì çìktìºìm için sürgün hayatì
yaìyordum. Birinci sìnìf hakim olmama raºmen daha altì aydìr ÿstanbul'dayìm.
Avukat: ÿtiraz edeceºiz.
Savcì: Karar deºimez. Gazeteyi ÿstanbul'da deºil de Ankara'da çìkarìn.
Avukat: Ankara'da da Nusret Demiral var.
Savcì: En büyük dümanìnìz da orada zaten.
Evrensel: Özgür Ülke ve Yeni Politika gazeteleri kadar olmasa bile yoºun baskì ve saldìrì ile
karìlaan gazetelerden biri de Evrensel gazetesi oldu. 1996 yìlì Aºustos ayì sonuna kadar çìkan
sayìlarìnìn 33'ü toplatìldì. Gazetede yayìmlanan haber, yazì, ilan ve karikatürler nedeniyle toplam 65
dava açìldì, bu davalardan 17'si beraatle, 9'u mahkumiyetle sona erdi.Gazete hakkìndaki kapatma
cezalarìnìn toplamì 125 gün oldu. 8 Ocak 1996 tarihinde ÿstanbul'da yapìlan bir cenaze töreni
sìrasìnde gözaltìna alìnan Metin Göktepe de polisler tarafìndan dövülerek öldürüldü.
Evrensel gazetesinin çeitli illerdeki muhabirlari polisler ve belediye görevlileri tarafìndan saldìrìya
uºradì. ÿstanbul muhabirlerinden Haim Demir de 1 Aralìk akamì kendilerini "polis" olarak tanìtan
silahlì kiiler tarafìndan arabaya bindirilerek kaçìrìlmak istendi.
Atìlìm: Yoºun baskì ile karìlaan bir diºer yayìn organì da haftalìk Atìlìm gazetesi oldu. ÿlk
sayìsì 8 Ekim 1994 tarihinde yayìmlanan gazetenin 1995 yìlì sonuna kadar çìkan 64 sayìsìndan 63'ü
(50'si 1995 yìlìnda) ÿstanbul DGM ve ÿstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafìndan toplatìldì.
Kurtulu: Hakkìndaki kapatma kararlarì pepee onaylanan Mücadele dergisinin yayìmìnì
durdurmasìndan (1992 yìlìnda çìkan Mücadele dergisi, toplam 5 ay 5 günlük 7 ayrì kapatma
cezasìnìn 1994 tarihinden itibaren pepee uygulamaya sokulmasì üzerine yayìnlanamaz olmutu.)
sonra çìkan Kurtulu dergisi de 1995 yìlìnda yoºun baskìyla karìlaan yayìn organlarìndan biri oldu.
Kurtulu dergisinin 28 Ocak günü çìkan ilk sayìsì ÿstanbul DGM ile ÿstanbul 1. Sulh Ceza
Mahkemesi tarafìndan ayrì ayrì toplatìldì. Kurtulu dergisi hakkìndaki toplatma kararlarì daha sonra
da devam etti ve derginin bütün sayìlarì toplatìldì. Toplatma kararlarìnìn önemli bölümü, bata 6.
Madde olmak üzere " Terörle Mücadele Yasasì" uyarìnca verildi.
Alìnteri: 15 günde bir yayìmlanan Alìnteri gazetesinin 1993 yìlì Ekim ayìndan 31 Ekim
1995 tarihine kadar çìkan 59 sayìsìndan 39'u toplatìldì. Gazetede yayìmlanan yazì, fotoºraf ve
haberlerle ilgili olarak 54 dava açìldì, bu davalardan 2'si beraatle, 5'i mahkumiyetle sonuçlandì.
Sonuçlanan davalarda verilen hapis cezalarìnìn toplamì 5 yìl 10 ay'ì para cezalarìnìn toplamì ise 333
milyon 500 bin lirayì buldu. Gazete kakkìndaki kapatma cezalarìnìn toplamì 4 ay 27 gün oldu.
Bunlarìn dììnda Denge Azadi gazetesinin Adana bürosu, Ocak ve ×ubat aylarìnda 7 kez polis
tarafìndan basìldì.Yunanistan'da yayìmlanan "Adesmeftos Typos" adlì gazetenin muhabiri Yiannis
Kokinidis ile tercümanì Mihail Girmis 27 ×ubat akamì Diyarbakìr'da gözaltìna alìndì.Türkiye'nin
Kuzey Irak'ta sürdürdüºü askeri harekatì izlemek üzere Diyarbakìr'da bulunan Leana Reikko ve
ÿletom Kankonen adlì iki Finlandiyalì gazeteci, 4 Nisan günü gözaltìna alìndì.
Yukarìdaki iç karatìcì örnekleri daha da fazlalatìrmak mümkündür.
Cezaevindeki düünce suçlularì
1995 yìlìnda, yazdìklarì yazì/kitap, yaptìklarì konuma ya da siyasal faaliyetleri nedeniyle
cezaevlerinde bulunanlarìn sayìsì hep 100'ün üstünde oldu. TÿHV'nin belirlemelerine göre; 1995
yìlìnda düünceleri nedeniyle tutuklu ya da hükümlü olarak cezaevine girenlerin sayìsì 149'a ulatì.
Düünceleri nedeniyle cezaevine girenlerin dökümü öyle:
1995 Yìlì ÿnsan Haklarì ÿhlalleri Raporu:
Kapatìlan dernek, sendika ve yayìn organì: 100
Basìlan dernek, sendika ve yayìn organì: 173
Gözaltìna alìnan basìn emekçileri: 461
Toplatìlan yayìn: 304
ÿstenen hapis ve para cezalarì: 1712 yìl 7 ay hapis 4 milyar 813 milyon lira para cezasì
Verilen hapis ve para cezalarì: 172 yìl 8 ay hapis, 17 milyar 688 milyon 911 bin lira
para cezasì
Cezaevinde bulunan düünce suçlularì: 121
Hükümlüler
1995 yìlìnda yazìlarì veya konumalarì nedeniyle aldìklarì hapis ve para cezalarì kesinletiºi için
cezaevine giren düünce suçlusu hükümlülerin sayìsì 14 oldu. Bu sayìya 1993 ya da 1994 yìlìnda
cezaevine giren ve 1995 yìlìnìn tümünü ya da bir bölümünü cezaevinde geçiren 32 hükümlü
eklendiºinde düünce suçlusu hükümlülerin sayìsì 46'ya ulatì. Bu kiilerin önemli bölümünü gazeteci
ve yazarlar oluturdu.
Verilen Cezalar, Yargìlananlar
Bata ÿstanbul DGM'de olmak üzere, açìlan basìn davalarìndan bir bölümü, daha önceki yìllarda
olduºu gibi 1995 yìlìnda da gazeteci, yazar, yayìn sorumlusu, demokratik kitle örgütü yöneticisi ve
siyasetçilere çeitli hapis ve para cezalarì verilmesiyle sonuçlandì. Bu davalarda gazeteci ya da
yazarlara verilen hapis cezalarìnìn toplamì 107 yìl 6 ay'a, para cezalarìnìn toplamì ise 7 milyar 620
milyon liraya ulatì. 1992 yìlìnda sonuçlanan basìn davalarìnda verilen hapis cezalarìnìn toplamì 25 yìl
11 ay 15 gün, para cezalarìnìn toplamì ise 5 milyar 976 milyon lira, 1993 yìlìnda sonuçlanan basìn
davalarìnda verilen hapis cezalarìnìn toplamì 165 yìl 3 ay 10 gün, para cezalarìnìn toplamì ise 38
milyar 267 milyon lira, 1994 yìlìnda sonuçlanan basìn davalarìnda verilen hapis cezalarìnìn toplamì
448 yìl 6 ay 25 gün, para cezalarìnìn toplamì ise 71 milyar 614 milyon lira olmutu.
Yargìlamalar ve soruturmalar
1995 yìlìnda, daha önceki yìllarda olduºu gibi, gazeteci ve yazarlar hakkìnda açìlan çok sayìda
soruturma ya da davaya tanìk olundu. Yargìlananlar hakkìnda istenen hapis ve para cezalarìnìn
toplamì astronomik rakamlara ulatì. DGM'lerde görülen davalar içinde düünce ve basìn
özgürlüºüne ilikin olanlar önemli yer tuttu. Bu davalarìn büyük bölümü ÿstanbul DGM'de açìldì.
Toplatìlan ve Kapatìlan Yayìnlar
Son yìllarda pek çok yetkilinin sìk sìk yinelediºi "yasak yayìn uygulamasìna son verilmitir"
eklindeki açìklamalara karìn, kitap, dergi ve benzeri yayìnlar hakkìnda toplatma kararlarì
verilmesine devam edildi. 1995 yìlìnda 504 gazete ve dergi ile 28 kitap hakkìnda toplatma kararì
verildi. (1991 yìlìnda 121 gazete ve dergi ile 29 kitap, 1992 yìlìnda 189 gazete ve dergi ile 20 kitap,
1993 yìlìnda 425 gazete ve dergi ile 29 kitap, 1994 yìlìnda da 961 gazete ve dergi ile 37 kitap
toplatìlmìtì.) Toplatma kararlarìnìn büyük bölümü TMY'nìn 6. ve 8. Maddeleri uyarìnca alìndì. Türk
Ceza Yasasì'nìn 155. ve 312. maddeleri de toplatma kararlarì için gösterilen gerekçeler arasìnda
önemli yer tuttu.
Toplatma kararlarì resmi ideolojiye aykìrì yayìn yapan, düzeni ve siyasi iktidarì hedef alan muhalif
yayìn organlarì üzerinde yoºunlatì. Bu tür yayìn organlarìnìn hemen hemen bütün sayìlarì toplatìldì.
Örneºin: Özgür Ülke gazetesinin 35, Kurtulu Dergisi'nin 46 ve Roj gazetesinin 23 sayìsìnìn tümü ile
Yeni Politika gazetesinin 126 sayìsìndan 117'si, Atìlìm gazetesinin 51 sayìsìndan 50'si, Evrensel
gazetesinin 207 sayìsìndan 17'si, Rohahi gazetesinin de 34 sayìsìndan 33'ü hakkìnda toplatma kararì
verildi.
Toplatma kararì verilirken, kimi zaman birbirinden komik ve ilginç gerekçeler gösterildi. Örneºin:
ÿstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi, 20 Mart günü verdiºi bir kararla, Atìlìm gazetesinin 13. Özel
sayìsìnì "halkìn yasalara karì itaatsizliºe kìkìrtìldìºì ve yasalarìn suç saydìºì fiillerin övüldüºü"
iddiasìyla toplatìldì. Bu durum üzerine Atìlìm gazetesinden yapìlan açìklamada, "karar bir skandaldìr.
Çünkü gazetemizin 13. Özel sayìsì henüz çìkmamìtìr. En son çìkan özel sayìmìzìn numarasì 12'dir.
Ancak savcìlar, henüz çìkmayan bir sayìmìzda suç ilenebileceºini düünmü olmalìlar ki, toplatma
kararì çìkarttìrmak istemiler. Bu da verilen kararlarìn hiçbir yasaya uymadan, belgeler incelemeden,
tamamen keyfi yöntemlerle alìndìºìnì gösteriyor" denildi.
Kapatìlan Yayìnlar
1993 yìlìnìn son 3 ay'ìnda, ÿstanbul'da DGM'de görülen basìn davalarìnda, yürürlüºe girdikten sonra
uzun bir süre uygulanmayan bir yasa hükmünün (basìn yasasìna 10 Kasìm 1983 tarihinde eklenen ek
2. maddeye) uygulamaya sokulmasìyla gündeme gelen kapatma cezalarì, 1994 yìlìnda olduºu gibi
1995 yìlìnda da devam etti. Bu uygulama sonucunda bazì yayìn organlarìnìn üç gün ile bir ay
arasìnda deºien süreler için kapatìlmasì kararlatìrìldì. TÿHV'nìn belirlemelerine göre, 1995 yìlìnda
mahkûmiyeti karar verilerek sonuçlandìrìlan basìn davalarìndan 101'inde 19 yayìna toplam 67 ay 24
gün kapatma cezasì (1993 yìlìnda 21 davada 13 dergi ve gazeteye toplam 15 ay 6 günlük, 1994
yìlìnda da 91 davada 24 dergi ve gazeteye 62 ay 2 günlük kapatma cezasì) verildi. Kapatma
kararlarìnìn bir bölümü de Yargìtay tarafìndan onaylanarak hìzla uygulamaya sokuldu. Bu nedenle
pek çok yayìn organì, yayìmìna uzun süre ara vermek ya da yayìmìnì tamamen durdurmak zorunda
kaldì.
1996 Yìlì ÿnsan Haklarì ÿhlalleri Raporu ise öyledir:
Öldürülen gazeteci, daºìtìmcì: 3
Güvenlik güçleri tarafìndan basìlan dernek, sendika,
basìn yayìn organì: 134
Kapatìlan dernek, sendika, basìn yayìn organì 132
Gözaltìna alìnan basìn emekçileri: 421
Toplatìlan gazete, dergi sayìsì: 195
Gazeteci-Yazarlara verilen hapis cezalarì: 173 yìl 10 ay
Gazeteci-Yazarlara verilen para cezasì: 9.974.600.000 T.L.
Gazeteci-yazarlara istenen hapis cezasì: 1856 yìl 4 ay
Gazeteci-yazarlara istenen para cezasì: 4.125.000.000 T.L.
Cezaevinde bulunan düünce suçlusu: 140
Radyo ve Televizyonlar
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yìllarìnda, 21 ×ubat 1924 tarihli ve 406 sayìlì Telgraf ve Telefon Kanunu
hükümlerinden yararlanìlarak, "Türk Telsiz Telefon Anonim ×irketi" kurulmutu. PTT adìna radyo
yayìnlarì yapan irket, sermaye yetersizliºi ve teknik olanaksìzlìklar nedeniyle baarìlì olamadì. 1936
yìlìnda, radyo yayìnlarì doºrudan doºruya PTT'ye bìrakìldì. 19 Haziran 1937 tarihli ve 3222 sayìlì
Telsiz Kanunu ise, elektromanyetik her nevi resim, iaret ve sesleri vermeye ve almaya yarayan bütün
telsiz tesisatì ve iletmesini devletin tekeline verdi. Özel kiilere ve kurumlara bu konuda izin
verilmeyeceºi hükme baºlandì.
Sansür, esas itibariyle, kiilerin kamu makamlarìyla ilikileri açìsìndan önem ve anlam taìdìºì için
zaten idare içinde yer alan bir radyonun, sonra da televizyonun sansürü deºil, olsa olsa iç denetimi
söz konusu edebilirdi. Ancak, özellikle 1954-1960 arasìnda Radyonun iktidar partisinin aracì ve sesi
haline getirilmesine bir tepki olmak üzere, 1961 Anayasasì özerk bir Türkiye Radyo Televizyon
kurulmasìnì öngördü. Bu kurum, Anayasaya aykìrì olmamak kaydì ile, her türlü siyasi görüe, karìt
düüncelere yer verecekti. Ne var ki, 1961-1980 yìllarìnda Türk siyasi hayatìnìn en çok tartììlan biri
olan TRT, 1971'de yapìlan Anayasa deºiiklikleri sìrasìnda özerkliºini kaybederek sadece "tarafsìz"
hale getirildi.TRT, hükümet bildirilerini ve hükümet adìna yapìlacak konumalarì yayìnlamak
zorundadìr. Siyasi partilerin bu yayìnlara karì cevap hakkì vardìr ancak, cevap hakkìnìn
kullanìlabilmesi, TRT Siyasi Yayìnlar Hakem Kurulu'nun bu yoldaki istemi kabulune baºlìdìr.
TBMM'deki görümelerin canlì olarak yayìnì halinde, siyasi parti gruplarìnìn görüleri de hükümet
adìna yapìlan konumalar gibi yayìnlanacaktìr.
TRT, Türkiye'nin dì ilikileri ile ilgili yayìnlarda Dìileri Bakanlìºì'nìn görülerini dikkate almak
zorundadìr.
Milli Güvenlik açìkça gerekli kìlìyorsa, Babakanìn veya görevlendirebileceºi bir bakanìn yayìn
yasaºì koyma yetkisi vardìr. Tabii bu genel deºil, sadece belli bir yayìna veya habere ilikin bir
yetkidir.
Son üç be yìlda Türkiye'nin gündemine giren özel radyo ve televizyonlar, 1995 yìlìnda daha önceki
yìllara göre artan bir biçimde baskìlara maruz kaldì, Radyo ve televizyonlara baskì konusunda,
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), hep ön planda oldu. RTÜK, faaliyete baladìºì tarihten 1996
baìna kadar geçen sürede 104 radyo ve televizyona uyarì cezasì (71'i 1995 yìlìnda). Aynì sürede 14
televizyona da (tümü 1995 yìlìnda) yayìn durdurma cezasì uygulamasìnì kararlatìrdì. Bu kararlardan
9'u 1995 yìlìnda 2'si de 1996 yìlì Ocak ayìnda uygulandì. 3 yayìn durdurma cezasì ise mahkeme
kararì ile iptal edildi. Biri Türkiye genelinde, diºeri de yerel düzeyde yayìn yapan 2 radyo da RTÜK
kararì ile 1'er gün kapatìldì. ÿstanbul Gazi Mahallesi'ndeki olaylarì veri biçimleri nedeni ile Kanal D
ve HBB televizyonlarì ile 3'ü Mersin'de 2'si de ÿstanbul'da yayìn yapan 5 radyoya RTÜK tarafìndan
uyarì cezasì verildi.
1995 yìlìnda faaliyete geçen MED TV'nin yayìnlarìnì izleyen ya da izleyecekleri varsayìlanlar da
çeitli baskìlarla karì karìya kaldì. MED TV yayìnlarìnìn yapìlan tüm diplomatik giriimlere karìn
durdurulamamasì üzerine olaºanüstü hâl bölgesi ile Adana ve Mersin'de bu televizyonun izlenmesini
engellemek üzere çeitli uygulamalar balatìldì. Bu uygulama 1996 yìlìnda da devam etti. MED TV'yi
engelleme giriimleri ev, iyeri ve kahvehanelere baskìnlar yapmak, Uydu antenleri tahrip etmek,
anten satìcìlarìnìn mallarìna el koymak ya da tehdit etmek eklinde oldu. Ayrìca MED TV'yi izleyen
çok sayìda kii gözaltìnda tutuldu, ilçe ve kasabalardaki merkezi televizyon vericileri denetime
alìndì.
Sinema Filmlerinde Sansür: Cumhuriyet'in ilk yìllarìnda sinema filmlerine sansürü mahalli düzeyde ve
valiliklerce yapìlmaktaydì. Film halka gösterilmeden önce iki zabìta memuru tarafìndan seyrediliyor,
gerektiºinde sansür ediliyordu. Bu durum, ülke düzeyinde eit ve güvenceli bir uygulamaya imkan
vermiyordu. Sinema alanìnda gelimede hìzlanmìtì. Merkezi bir kurul aracìlìºìyla sansür sistemine
gidildi. ÿlk olarak 19 Temmuz 1931 tarihli Resmi Gazete'de "Sinema Filmlerinin Kontrolüne Ait
Talimatname" yayìnlanarak yürürlüºe kondu. Talimatname, ÿstanbul'da, ÿçileri ve Milli Savunma
Bakanlìklarì ve Genel Kurmay Bakanlìºì Temsilcileri ile, bir polis müdürü, emniyet müfettii veya
vekilinden oluan bir sansür kurulu oluturulmasìnì öngörüyordu. Bu kurulun kararlarìna itiraz
halinde, konuyu ÿçileri ve Milli Savunma Bakanlìklarì ile Genel Kurmay temsilcilerinden meydana
gelen bir üst komisyon inceleyecekti.
1933 yìlì sonunda bir ek yönetmelik çìkarìlarak Türkiye'de yapìlan filmler için senaryo sansürü kabul
edildi.
Sansür yetkisinin kullanìlmasìnda göz önüne alìnacak ölçüler unlardì: Din propagandasì hedefi var
mì? Askerlik erefini ihlal eden konular var mì? Milli Güvenliºe ve genel ahlaka kötü etki yapìlmasì
söz konusu mu? Memleketimiz aleyhine tertip edilmi iftira niteliºinde hususlar bulunuyor mu?
Ayrìca gözleri yoracak derece de eskimi, yìpranmì filmlerin gösterilmesi de yasaklanmìtì.
Bu uygulama, 31 Temmuz 1939 tarihinde yürürlüºe giren "Filmlerin ve Film Senaryolarìnìn
Kontrolüne Dair Nizamname"ye kadar yürürlükte kaldì. Bu tüzük (nizamname), 1948 ve 1957
yìllarìnda iki defa deºitirilmi, ancak daha önce yönetmeliklerde belirlenmi olan sansür ölçütleri
esas itibari ile korunmutur. Bütün bu düzenlemelerin kanuni dayanaºì ise, 4 Temmuz 1934 tarihli ve
2559 sayìlì Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun 6. Maddesidir: "Hariçten gelen filmlerin
gösterilmesi ve dahilde yapìlan filmlerin çekilmesi polisin iznine baºlìdìr. Polis, filmlerin ve
senaryolarìn tetkik ve muayene iini alâkalì makamlarla birlikte ve nizamnamemesine göre yapar."
Söz konusu nizamname, Ankara ve ÿstanbul'da iki sansür komisyonu kurulmasìnì, ayrìca Ankara'da
yalnìzca senaryo sansürüyle görevlendirilmi bir "Merkez Film Kontrol Komisyonu" oluturulmasìnì
öngörmütür.
Birçok idari dava açìlmasìna yol açan bu uygulama, 23 Eylül 1977 tarihinde yürürlüºe giren
"Filmlerin ve Film Senaryolarìnìn Denetlenmesi Hakkìnda Tüzük" e kadar sürmütür. Ancak, bu
arada, 1961 Anayasasì'nìn bilim ve sanatì serbestçe açìklamayì ve yaymayì hüküm altìna alan
21.maddesi yürürlüºe girmiti. Polis Vazife ve Selâhiyetleri kanûnu'nun 6.maddesi, Anayasa'nìn bu
hükme uygun muydu?
Sorunu bir bavuru üzerine inceleyen Anayasa Mahkemesi, özetle u sonuçlara vardì: Sinema
filmleri, genel olarak birer sanat eseridir. Ama müstehcen, genel ahlaka, Milli Güvenliºe aykìrì, kamu
düzenini bozucu filmler sanat eseri sayìlamaz. Bu konudaki sansür, sanatì açìklama ve yayma
hürriyetinin özüne dokunmayan zorunlu bir önlemdir. Kaldì ki, bir filmin yasaklanmasìna ilikin
idaridir ve yargì denetimine açìktìr.
Böyle söylüyordu Anayasa Mahkemesi. Sinema filmlerinin sansürü Anayasaya aykìrì görülmemitir.
Aydìnlar dilekçesi
1984 yìlìnda 1500'den fazla aydìn "Türkiye'de demokratik düzene ilikin gözlem ve istemler"ini,
tarihe "Aydìnlar Dilekçesi" olarak geçen bir metinle belirttiler.
Cumhurbakanlìºì ve T.B.M.M. Bakanlìºì'na sunulmak üzere yazìlan, bir sayfalìk "Sunu" bölümü
ile altì sayfalìk "Türkiye'de demokratik düzene ilikin gözlem ve istemler" bölümlerinden oluan
dilekçenin önsözü öyleydi:
"Türkiye henüz atlatamadìºì en aºìr bunalìmlarìndan birini yaamaktadìr. Kukusuz, bu büyük
bunalìmdan toplumumuzun bütün kesimleri, katmanlarì ve görevlileri ortaklaa sorumludur. Biz Türk
aydìnlarì, eksiklerimizin ve sorumluluºumuzun öneminin ve önceliºinin bilincindeyiz. Bu bilinç, bize
toplumumuzun saºlìklì ve güvenli bir düzene geçiiyle ilgili görülerimizi açìklama görev ve hakkìnì
vermektedir.
Varolan düzenlemeler ve 2969 sayìlì yasanìn suç saymadìºì çerçeve içinde görülerimizi açìklamayì
gerekli görüyoruz. Bizler bu sìnìrlamalarì benimsememekle birlikte, bu çerçeve içinde hareket etme
durumundayìz.
Bizler toplumumuzun akìlcì yöntemler kullanarak aydìnlìk bir geleceºe ulaacaºìna cokuyla
inanìyoruz. Bu inançla ve ortaklaa sorumluluºumuzu üstlenip, kaynaºìnì Anayasa'da bulan dilekçe
hakkìmìzì kullanarak, kamu ile ilgili gözlem düünce ve istemlerimizi devletin en yüksek katlarìna
saygìyla sunuyoruz."
Bu sunu yazìsìndan sonra gözlemler ve istemler özetle öyle dile getirildi:
"Halkìmìz çaºda toplumlarda geçerli insan haklarìnìn tümüne layìktìr ve bunlara eksiksiz olarak
sahip olmalìdìr. Ülkemizin insan haklarìnìn güvenceleri yurt dììnda tartììlìr bir ülke durumuna
düürülmü olmasìnì onur kìrìcì buluyoruz.
Yargì kararì olmaksìzìn yurttalarìn haklarìnìn kìsìlmasì, tartììlmasì mümkün olmayan tek yanlì idari
ilemlerle suç oluturulmasì, siyasal haklarìn ellerden alìnmasì ve genel suçlamalar yapìlmasì,
toplumsal yìkìmlara yol açmaktadìr. Dernek, kooperatif, vakìf, meslek odalarì, sendika ve siyasal
partilere girmenin ve açìklandìºì zaman suç sayìlmayan düüncelerin sonradan egemen olan anlayìa
göre, suç sayìlmasì hukuk devleti kavramìyla baºdamaz.
Her örgütlü toplumun iddet eylemleriyle mücadele etmesi kaçìnìlmaz görevidir. Ancak, devlet
olmanìn temel niteliºi, terörle mücadelede hukuk ilkelerine baºlì kalmaktìr. Terörün varlìºì, hiçbir
zaman, devletin de aynì yöntemlere bavurmasìnìn gerekçesi olamaz.
Varlìºì yasal kararlarla da kanìtlanan ikence insanlìºa karì suçtur. ÿkencenin yargìsìz, pein ve ilkel
bir cezalandìrma alìkanlìºìna dönütürülmü olmasìndan endie ediyoruz. Ayrìca, özgürlüºü
sìnìrlama amacìnì aan cezaevi koullarìnì da eziyet ve ikence sayìyoruz.
Fikir ve sanat ürünlerinin serbestçe olumasìnì engelleyen hukuki ve fiili sìnìrlarì kaldìrmak ve her
yurttala birlikte, düünce ve sanat adamlarìnì da genel güvencelerle donatmanìn bir uygarlìk koulu
olduºunu önemle belirtmek isteriz.
Bütün yüksek öºretim kurumlarìnìn, atamalarla oluturulan aìrì yetkili bir kurulun buyruºuna
verilmesi, hem gençlerin iyi yetitirilmesini, hem de bilim yapìlmasìnì imdiden engellediºi gibi
ülkenin geleceºi için büyük kaygìlar da doºurmaktadìr. Bu nedenle, Yüksek Öºretim Kurumu
düzeninin bir an önce seçim ilkesine dayalì özerklik yönünde deºitirilmesini gerekli görüyoruz."
Devletin üst kademelerdeki kurullarìna verilen özetini sunduºumuz bu metinden dolayì, dilekçeyi
imzalayan aydìnlar Ankara Sìkìyönetim Mahkemesi tarafìndan suçlu bulunmu ve haklarìnda dava
açìlmìtìr.(Yazarlarìn ve sanatçìlarìn bu davadan dolayì mahkemeye sunduklarì savunma metinleri de
Türkiye tarihi ve demokrasisi açìsìndan önemli belgeler arasìndaki yerini almìtìr.) Sadece
yargìlanmakla kalmayan bu aydìnlar çeitli baskìlara da maruz kalmìlardìr. Örneºin, bu dilekçede
imzalarì bulunan üniversite öºretim üyeleri, henüz mahkeme kararì olmaksìzìn Yüksek Öºretim
Kurumu Bakanlìºìnca ve üniversiteler rektörlüklerince yeniden ie alìnmamak ve ilerinden
çìkarìlmakla cezalandìrìlmìlardìr. Bu dilekçeyi imzalayan yazar ve kiilerin yapìtlarìnìn Türkiye
radyolarìnda ve televizyonunda yer almamasì ve adlarìnìn da geçmemesi için, radyo ve televizyon
müdürlüklerine Türkiye Radyo Televizyonu Genel Müdürlüºü'nden yazìlì buyruk gönderilmitir.
"Aydìnlar Dilekçesi" davasì Türkiye'de demokrasinin varlìºì sorusunu bir kez daha gündeme
getirmitir ve dilekçe içeriºinde belirtilen kaygìlara yenilerini eklemitir
RTÜK'DEN 19 CEZA
Radyo Televizyon Üst Kurulu bir ayda radyo ve televizyonlar için 10 yayìn durdurma, 9 uyarì cezasì
verdi. RTÜK'ün kuruluundan bu yana 16 TV kanalìna verilen cezalarìn toplamì 184'ü buldu (7Ekim
1997).
RTÜK'DEN CEZA YAªMURU
Haziran ayìnda RTÜK toplam 12 uyarì 14 yayìn durdurma cezasì verdi (8 Temmuz 1997).
2 yayìncì 1 yazar mahkum oldu. Kitap, gazete, dergi toplatmalarì Mayìs ayìnda da sürdü. Selam
gazetesi 7 kez toplatìldì. RTÜK'den 2 uyarì 3 yayìn durdurma cezasì çìktì (6 Haziran 1997).
RTÜK'den 34 uyarì, 8 kapatma cezasì:
RTÜK Nisan ayìnda genellikle yayìn ilkelerine uyulmamasì ve "reklam ihlali" gerkçeleriyle radyo ve
TV'leri cezalandìrdì (8 Mayìs 1997).
RTÜK rekora kouyor:
RTÜK Mart ayìnda radyo ve TV'ler için 25 uyarì ve 9 yayìn durdurma kararì aldì (4 Nisan 1997).
×ubat ayìnda RTÜK biri 30 gün diºerleri birer gün olmak üzere 5 TV'ye yayìn durdurma, 20 TV'ye
de uyarì cezasì verdi. Ayrìca biri 30 gün olmak üzere 2 radyo için yayìn durdurma, 5 radyo için de
uyarì kararì aldì (7 Mart 1997).
Ocak ayìnda RTÜK, radyo ve TV'lere yönelik cezalarìnda 1 radyo ve 2 TV'ye aynì anda hem uyarì
hem de yayìn durdurma kararì aldì (5 ×ubat 1997).
"Düünceye Özgürlük" kitabìna yayìncì olarak katìlan 1079 kiinin kitlesel yargìlanmasìna, 98 ve 86
kiilik gruplar halinde devam edildi. RTÜK, bir ayda radyo ve TV'lere 18 uyarì, 6 yayìn durdurma
cezasì verdi (4 Ocak 1997).
Kasìm ayìnda kanal D'ye verilen toplam 3 günlük yayìn durdurma cezasì için 3. ÿdare Mahkemesi
yürütmeyi durdurma kararì verdi. RTÜK Show TV için de 2 gün yayìn durdurma cezasì kakarì aldì
(Aralìk 1996).
Ekim ayìnda 6 TV, 13 radyoya RTÜK tarafìndan 6 yayìn durdurma, 15 uyarì cezasì verildi. En uzun
kapatma cezasìnì Urfa'daki Karacadaº Radyo 7 gün süreyle aldì (5 Kasìm 1996).
RTÜK Aºustos ayìnda 16 TV kanalì ve 3 radyo istasyonu hakkìnda uyarì kakarì aldì (5 Eylül 1996).
Bir ayda ikisi radyo olmak üzere 9 uyarì kararì alìndì. TV'lere 7 kez kapatma cezasì verildi, gazete ve
dergiler de 14 kez toplatìldì (7 Aºustos 1996).
RTÜK Aºustos ayìnda 11 radyoya, 7 TV'ye ceza verdi. Show TV'nin yayìnì iki kez birer gün
durduruldu, diºer TV'lerin ekranlarì birer gün karartìldì (4 Eylül 1997).
Aºustos ayìnda bir baka gelime yaandì. Metin Göktepe'nin öldürülmesi davasìnda ilk kez sanìk
polislerden yedisi mahkeme önüne çìkarìldì.
Basìn yönünden yargì olaylarìnda da Aºustos ayìnda iki yeni gelime oldu. Birincisi, Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti'nin ìsrarlì çabalarì sonucunda yazì ileri müdürü sìfatìyla mahkum edilmi
gazetecilerin cezalarìnìn ve davalarìnìn ertelenmesini saºlayan yasa çìktì. Böylece aralarìnda TGC
üyesi Iìk Yurtçu'nun da bulunduºu gazeteciler serbest bìrakìlìrken, 12 Temmuz 1997'den önce
balatìlan pek çok soruturma ve dava da daha sonra görülmek üzere ileri bir tarihe ertelendi.
Sonsöz Yerine
Yukarìda özetlediºimiz devletin "farklì" düüncelere, özellikle de devlet sistemine karì muhalif
düüncelere ve bunlarìn ifadesine karì takìndìºì tavìr ve yaptìrìm son dönemlerin sorunu deºildir.
Cumhuriyet'in kurulduºu ilk yìllardan itibaren devlet muhalif ve farklì düünceye tahammül
edememektedir. Bu tahammülsüzlüºünü de susturmaya çalìarak, gözaltìna alarak ve cezalar
yaºdìrarak göstermektedir.
Oysa bir sistem farklì düüncelerle zenginleir ve geliir. Güvenliºini polislere ve askerlere teslim
eden bir devlet, bu anlayìla ne topraklarìnda yaayan insanlara özgürlük saºlayabilir ne de yaanan
sorunlarla baa çìkabilir. Öyle ki bir süre sonra artìk korkudan korkar hâle gelir ki, bu da "sistem"in
insanlara zorla dayatìlmasìna yol açar.
Düüncelerini açìkladìºì için binlerce yìl hapis cezasì alan yazarlar, yayìnevi sahiplerinin bulunduºu
bu ülkede ne yazìk ki açìkça suçlu olduklarì belirlenen polisler bile (Metin Göktepe'nin katil zanlìsì
polisler) ancak aylar sonra Babakan ve ÿçileri Bakanlìºì'nìn direktifleriyle zar zor sanìk sandalyesine
oturturabilmilerdir.
"Bu devlet için 1000 operasyon yaptìk." diyen dönemin ÿçileri Bakanì Mehmet Aºar, kayìplarìn ve
fail-i meçhullerin en yoºun olduºu dönemde Emniyet Müdürlüºü yapmìtì. Ne yazìk ki Susurluk
olayì ile de devlet - çete ilikileri kanìtlanmì olmasìna raºmen bu skandalda adlarì üst düzeylerde
geçen Emniyet Müdürü iken ÿçileri Bakanì olan ne Mehmet Aºar'ìn ne de Milletvekili Sedat
Bucak'ìn dokunulmazlìklarìna bile dokunulamadì.
Yapìlan operasyonlarda "canlì" ele geçirilebilecekken nedense "ölü" ele geçirmeyi daha "zararsìz"
bulan devlet, muhalif düünceye karì olan sendromunu Cumhuriyet'in ilanìndan beri üzerinden
atamamìtìr.
Bütün bunlar içiçe ve birbirine baºlì olarak düünülmesi gereken eylerdir. Kendi vatandaìna
dümanca bir tutum sergileyen bu devletin ne vatandaìndan güven beklemeye ne de onlardan bir ey
istemeye hakkì vardìr. Kendine ve çevresine karì güvensiz, farklì düünmekten korkan, haklarìnì bile
savunamayan bir kuak medyasìyla, eºitim sistemiyle kìsaca bu devletin "ideolojik aygìtlarìyla"
yetimektedir.
Oysa hepimiz biliyoruz ki (bazìlarìmìz bilmemezlikten gelse de) bu "dì güçler" ve "devletin
bölünmez bütünlüºü" sendromu sona ermedikçe farklì kimliklere veya farklì düüncelere sahip,
eletirel bakmayì bilen insanlar kabûl edilmedikçe, bunlar potansiyel suçlular olarak görülmekten
vazgeçilmedikçe bu topraklarda ne sorunlar bitecek ne de barì gelecektir.
Kaynakça:
Cumhuriyet Yìllìk
TÿHV Raporu - 1995
ÿHD Aylìk Raporlarì
Türkiye'de Basìn Sansürü - Alpay Kabacaali
Türkiye Ansiklopedisi
_PAGE _
_PAGE _1_
_PAGE _4_
_PAGE _1_
More information about the Old-apc-conference.mideast.kurds
mailing list